Sokrates’in Üç Eleği: Soru Sorma Sanatı
Çünkü, söz söylemek için önce dinlemek gerektir. Söze, kulak verme yolundan gir.(Mesnevi)
Bu kap kendisini tekrar boşaltmak üzere ve Zerdüşt bir kez daha insan olacak(Nietszche , Böyle Buyurdu Zerdüşt).
Bir gün, bir adam telaşla Sokrates’in yanına gelir. “Sokrates, sana bir dostun hakkında önemli bir şey anlatmam gerek!” der.
Sokrates, adamı sakinleştirmek için elini kaldırır. “Bu haberi bana anlatmadan önce üç elekten geçirdin mi?” diye sorar.
Adam şaşkınlıkla durur. Sokrates, adamın üç eleği bilmediğini anlar ve anlatmaya başlar. “İlk elek, doğruluk eleğidir. Söyleyeceğin şeyin doğru olduğuna inanıyor musun? Yoksa sadece duyduklarından mı ibaret?”
Adam hikayeyi başkalarından duydum der. Sokrates, ikinci eleğe geçer. “İyilik eleğidir bu. Anlatacağın şey, dostum hakkında iyi mi, yoksa kötü bir şey mi söylüyor?” Adam kafasını iki yana sallar. Sokrates, son eleği anlatmaya başlar. “Üçüncü ve son elek ise gereklilik eleğidir. Bu kadar heyecanla anlatmak istediğin şey, gerçekten gerekli mi?” Adam, başını önüne eğip susar.
Sokrates, adama bir ders vermişti. Doğruluğu, iyiliği ve gerekliliği sorgulamadan, hiçbir haberi yaymamak gerektiğini öğretmişti.
İş hayatında, yöneticiler ve liderler farklı bilgiler ve hikayelerle sık sık karşılaşıyorlar. Sizce de Sokrates’in yaptığı gibi, bu bilgileri üç elekten geçirmeleri gerekmiyor mu?
Amerikalı yazar Terry Fadem, “Soru Sorma Sanatı” adlı kitabında, iyi soru sormanın liderler için önemini üç başlık altında incelemiştir:
Cevabın Önemi: Bazı sorular, doğru ve önemli cevaplar almayı hedefler. Bu tür sorularda, yönetici dikkatli bir şekilde dinlemeli ve farklı açılardan sorular sorarak konuyu derinlemesine anlamaya çalışmalıdır.
Sorunun Önemi: Bazı soruların cevabı olmasa da, sorunun kendisi önemlidir. Bu tür sorular, çalışanların analitik düşünme becerilerini geliştirmeye ve farklı perspektifler kazanmalarına yardımcı olur.
Sorgulama Sürecinin Önemi: Bazı sorular, yeni fikirler üretmek ve yaratıcı çözümler bulmak için sorulur. Bu tür sorular, ekip üyelerini düşünmeye ve işbirliği yapmaya teşvik eder.
Fadem, soru soran yöneticiye büyük engizisyoncu diye bir isim verir. Aynı isimle Dostoyevski’nin Karamazov kardeşler romanında da karşılaşırız. Dostoyoveski büyük engizisyoncu hikayesinde din adamları, filozoflar ve şairlerin bir araya gelip dünyanın geleceğini deyimleyebilecekleri üç temel soruyu bulma girişimlerini İspanya’da 15. yüzyılda gerçekleşen engizisyon dönemine değinerek anlatır.
Fadem, 5N1K tekniğini (Ne, Nerede, Ne Zaman, Niçin, Nasıl, Kim) etkili bir soru sorma yöntemi olarak öneriyor. Bu yöntem, bir konuyu her yönüyle anlamak için kullanışlı bir araçtır.
Ancak, soru sorarken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da var. Örneğin, soruların açık ve anlaşılır olması, yargılayıcı olmaması ve cevap için yeterli zaman tanınması önemlidir.
Kitap, soru sorarken yapılan en sık hataları da sıralamış. Bunlar arasında, soru sorarken yetersiz görünmek ya da tam tersi, otoriter bir tavır sergilemek yer alıyor. Aynı zamanda, asıl konudan sapmak, yani “odadaki fili görmezden gelmek”, gelişigüzel sorular sormak ve karmaşık bir dil ya da jargon kullanmak da hatalar arasında sayılıyor.
Yazar, soru sormanın gereksiz olduğunu düşündüğümüz anları da hata olarak değerlendiriyor. “Soru sorarsam aptal görünürüm”, “belki başkası sorar” ya da “sorum tepki çeker” endişesiyle sormaktan vazgeçmek bu kategoriye giriyor. Yazar, bu tür düşüncelerden kaçınmamızı öneriyor.
Kısaca, iyi soru sormak, fikrinizi test etmek için içerisinde bulunduğunuz çemberin dışına çıkmanızı sağlar. İlk önce sunulan çözümü kabul etmek yerine verilerle de desteklenen farklı çözümlere bakmanıza yardımcı olur. Sokrates’in dediği gibi, “İnanmayacağınızı biliyorum ama insan mükemmelliğinin en üst noktası, kendini ve başkalarını sorgulamaktır.”
Kaynakça
The Art of Asking: Ask Better Questions, Get Better Answers , Fadem, Terry.